İYİ Parti başkanı Meral Akşener, partisinin küme toplantısında gündeme dair açıklamalarda bulundu. Akşener, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı misyonuna yapmaya ‘sen bostan korkuluğu musun?’ diyerek çağırdı.
Sinan Ateş cinayeti
Akşener, küme toplantısında Ankara’da silahlı akın sonucu hayatını kaybeden eski Dava Ocakları Lideri Sinan Ateş için şu sözleri kullandı;
“Suikastın üzerinden geçen 26 günün akabinde görüyorum ki bu olay artık aileyi aşmış ve devlet idaresinde ciddiyetin ne derece kaybolduğu bir kere daha, gözler önüne serilmiştir. Ülkemizde can güvenliğinin hukukun ve adaletin ne kadar tahrip edildiği bir kere daha karşımıza çıkmıştır.
Sayın Erdoğan! O hâlde, ben de sana soruyorum: Senin yönettiğini argüman ettiğin lakin aşikâr ki yönetemediğin bu devletin içinde, neler dönüyor? Söyler misin bu nasıl bir ciddiyetsizliktir? Bu nasıl bir idare boşluğudur? Bu nasıl bir lakaytlıktır?Hani Dicle’nin kenarında, kurdun kaptığı koyun bile senin mesuliyetin altındaydı?… Madem o denli mesuliyet senin Sayın Erdoğan! Dicle’nin kenarında değil, başşehrin göbeğinde aşağılık bir suikastla bir vatan evladına kıydılar! Üstelik bunu, herkesin gözü önünde yaptılar! Ve artık de devletin gücünü kullanarak gerçek failleri, örtbas etmeye çalışıyorlar! Sen bostan korkuluğu musun? Misyonunu yerine getir Erdoğan!
Böyle bir cinayete kurban giden Allah koruma oğlunu, damadını düşün ve torunlarının o tabutların ardında ağlayamadan gözleri kupkuru “Baba” diye bağrışını hisset. Hisset sayın Erdoğan.’
Akşener İsveç te yapılan Kur’an ı Kerim yakma aksiyon için kabahat duyurusunda Acıbadem escort bayan bulunacaklarını açıkladı
Akşener’in kelamları şu formda;
‘Kutsal kitabımız Kuran-ı Kerim’i yakmaya çalışarak kıymetlerimize saldıran bu vandallık, bu barbarlık, bu düşmanlık dünyanın hiçbir yerinde, fikir hürriyeti olarak, pazarlanamaz. Bu düpedüz bir nefret suçudur!
Meselenin değerli bir yanı daha var: Türkiye’de çabucak her kesim siyasetin her renk ve kanısı emsal bir formda bu aksiyonu reddediyor. Bu hususta, ülkemizdeki tüm toplumsal bölümler yekvücut olarak reaksiyon gösteriyor.
Ama Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yöneten bir iktidar bu türlü önemli bir bahiste yalnızca tenkitle göstermelik reaksiyonlarla yetinemez. Siyaset üstü gördüğümüz bu tip bahislerde iktidarın, yapması gereken “dostlar alışverişte görsün” anlayışının ötesine geçmektir.
Devleti yönetenler, bu sorumlulukla ve yetki sahibi olmanın, ciddiyetiyle hareket etmek, zorundadır Yani, temel maksat bu tip aksiyonların tekrarlanmasını, önlemek olmalıdır.
Ama maalesef Sayın Erdoğan ve arkadaşları, bu biçim mevzularda çoklukla “Oh ne güzel! Seçim için materyal çıktı…” diye, sevinmeyi tercih ediyorlar. İç siyaset için, siyasi rant devşirmeyi tercih ediyorlar. Bol bol gürültü çıkartmayı, ancak iş icraata gelince, arazi olmayı tercih ediyorlar.’
